topalmartivesarhosbalik

hugs Pictures, Images and Photos

30.1.11

sarhoş balık

Zaman yok herşey çok bu yüzden ne yazıyorsam hepsi yine sarhoş olanda

27.9.10

Kitap

2-5 yaş anneler için bu kitap ücretsiz.
Sadece formu doldurmanız yeterli.
Bunun için TIK

23.9.10

scamper

Okulöncesi eğitimin amaçlarından biri çocukların yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmektir. Farklı düşünme, hayal kurma, orijinallik ve sezgi yaratıcı düşünmenin en önemli noktalarıdır. SCAMPER yaratıcı düşünmenin geliştirilmesinde kullanılan uygulanması kolay, eğlenceli bir beyin fırtınası yöntemidir. Çocuklara farklı düşünme, hayal kurma ve sezgilerini kullanarak özgün ürünler ortaya koyma şansı verir.

SCAMPER zihinsel kalıplarımızın ötesinde hareket etmemizi sağlar. Çocuklara düşüncelerini değiştirmeleri ya da birleştirmeleri konusunda adım attırarak yaratıcı düşünmelerini sağlar. Michalko'ya göre SCAMPER'ın felsefesi şudur: "Her fikir varolan başka bir fikirden doğar"

SCAMPER okulöncesinden başlayarak her düzeyde eğlenceli bir şekilde uygulanabilir. İlk olarak Osborn tarafından geliştirilmiş daha sonra Eberle tarafından da hatırlanması kolay bir şekilde yeniden düzenlenmiştir. İngilizce yedi kelimenin baş harfinden oluşan bir akrostişdir yani hatırlanması istenen kelimelerin ilk harflerinin birleşmesinden oluşan yeni bir kelimedir.

S: Substitude: Yer değiştirme
C: Combine:Birleştirme
A: Adapt:Uyarlama
M: Modify, Minify, Magnify: Değiştirme, küçültme, büyültme
P: Put to other uses: Diğer kullanışlarının yerine koyma
E: Eliminate:Yok etme, çıkarma
R: Reverse, Rearrange:Tersine çevirme ya da yeniden düzenleme

SCAMPER tek bir nesneye yöneltilen düşünme yöntemi serisidir. Bunun için tek bir nesne seçilir ve beyin fırtınası yoluyla bu nesne değiştirilip geliştirilir. Bunun dışında öykü, masal ya da şiirlerde kullanılabilir. Bunu yapmak için çocuğa sorular sorulur.

Sorular çocuğun daha önce alışık olmadığı bir şekilde onun düşünmesini sağlar. Bu sorular bir anlamda farklı düşünme becerilerini kazandırmaya yönelik itici bir güçtür. Çocukların düşüncelerini geliştirip onların keşif yapmasını cesaretlendirir. Bu sorular çocukların yaratıcılıklarını ve kendi görüşlerini geliştirmeleri için gereksinimlerine uygun pratik yapma olanağı yaratır. Ayrıca esnek düşünmeyi ve kalıpları yıkmayı öğretir. SCAMPER'ı bir nesne üzerinde uygulanarak ayrıntılı bir şekilde açıklanmasını aşağıda okuyabilirsiniz.
Yer Değiştirme

Bu aşamada nesneyi başka bir şeyin yerine koyma çalışması yapılır. Örneğin, bir elbise askısının yerine başka ne kullanılabilir? Ağaç dalı, ip, anten, tahta parçası vb.

Bunun dışında bu aşamada çocuğun daha çok düşünüp fikir üretebilmesi için farklı sorular da sorulabilir.
- Onun bir bölümünü başka bir şeyle değiştirebilir misin?
- Farklı bir güç kaynağı kullanabilir misin?
- ........... yerine başka ne kullanabiliriz?
- ........... başka hangi yollardan yapılabilir?
- Çocuklar sizin yerinize yapsa ne yaparlardı?
- Bir uzaylı yapsa nasıl yapardı?
- Başka hangi materyallerden yapılmış olabilir?
- Çok eski yıllarda onun yerine ne kullanılmıştı?
* Birleştirme
Bu aşamada farklı düşünceler ve öğeler bir araya getirilir ve birleştirilir. Örneğin; bir elbise askısı ile neyi birleştirirsek daha gelişmiş bir elbise askısı elde ederiz? Elbise askısını kirlilik ölçer bir elektronik aletle birleştirdiğimizi düşünelim. Böyle bir askı bize asılan elbiselerin temiz ya da kirli olup olmadığını bize gösterebilir. Bilgisayar ile birleştirilip dolaptaki giysilerin dokümanını bize verebilir.
Bu aşamada sorulabilecek sorular şunlardır:
- Hangi bölümler birlikte çalışabilir?
- ...............'nın başlangıç ve sonunu değiştirebilir misiniz?
- ............... konusunda başka kimlerden yardım alabiliriz?
- ............... materyalleri birleştirebilir misiniz?

 
Uygulama Örnekleri


Çalışmalar "bireysel çalışma" ve "tereyağ-ekmek" yöntemi ile işbirlikli öğrenme yönteminin tekniklerinden biri olan "birlikte öğrenme" tekniği kullanılarak uygulanmıştır. Sorular yazar tarafından verilmiştir. Çalışmaların bir bölümünde çocuklar düşündüklerini aynı zamanda resimlemişlerdir.

Ayakkabı Olmasaydı Sokakta Gezmek İçin yağımıza başka ne giyerdik?
Bez bağlardım ayağıma, ayağıma torba giyerdim, kartondan ayakkabı giyerdim, çorap giyerdim, ayağımıza kutu geçirirdik, yay takardım böylelikle zıplaya zıplaya giderdim, paten giyerdim, içi oyulmuş taş giyerdim, kâğıdı ayağıma yapıştırırdım, ayağımıza paspas bağlardım, patik giyerdim.

Ayakkabımızın eskimemesi için ona öyle bir şey ekleyelim ki ayakkabımız hiç eskimesin.
Parlatıcı takalım, silgeç takalım kirlendiğinde hemen temizlesin, boya kutusu koyalım sürtündüğünde hemen boyasın, ayakkabının boyası eskidiğinde boyayacak boya kutusu koyalım, yedek topuk koyalım, altına çivi ekleyelim, lastik taban ekleyelim, ayakkabının altına bantla kaplayalım.

Komik görünümlü eğlenceli bir ayakkabı yapsaydınız nasıl bir ayakkabı yapardınız?
Kulakları ve ponponları olan sevimli bir tavşan yapardım, yıldız, kalp ve daire şeklinde desenler eklerdim, bacaklarını da yeşile boyardım. Topuklu ve kırmızı renkte olsun isterdim.

Fare ve tavşan şeklinde ayakkabı yapardım, gözlerini ve bıyıklarını çizerdim, uzun bacakları olsun isterdim. Altına halı yapardım, ağzını ve kulaklarını komik şeklinde çizerdim. Köpek şeklinde yaparım kulakları ve burnu olan bir köpek. Gözleri ağzı ve ayakları olan sevimli bir köpek.

Dişlerimizi fırçalamak için diş fırçası yerine başka ne kullanabiliriz?
El, yaprak, yaprağın sapı, küçük bir dal parçası, yumuşak bir tarak, ip, suluboya fırçası, dilimizi, saç fırçası.

Daha gelişmiş bir diş fırçası için diş fırçamıza neler ekleyebiliriz?
Çelikten diş fırçası yaptırırdım elime motor takıp hemen fırçalardı, motor takardım dişlerimi daha hızlı fırçalaması için, üzerine bir düğme eklerdim ona top atınca harekete geçip dişlerimi fırçalardı, üzerine düğme takardım ip bağlardım oraya ipi çekince dişimi fırçalardım, pervane ve düğme takardım pervaneyle uçardı düğmeye basınca fırçalardı, düğme ekler bastığımda yeni kılları olurdu.

Buzdolabı ile neyi birleştirirsek daha gelişmiş olur?
Boya kutusu koymalıyız boyalar erimesin diye, hediye kutusu ile birleştirmeli, içinde güzel bir meyve çıksın, yapışkanla birleştirmeliyiz, tabakları tutsun diye, bidonla birleştirmeliyiz, süt konur, radyo ile birleştirmeliyiz, buzdolabının kapağını açtığında radyo susuyor kapattığımızda çalışıyor.

Kapağını açmadan buzdolabının içini görebilseydik ne olurdu?
İnsanlar sevinirdi, buzdolabının kapağını açmadan istedikleri yiyecekleri alabilirlerdi, insanlar şaşırırdı, Ruhsar gibi hayalet olurdu, canım meyve çekerdi, ellerim hiç durmadan kıpırdardı,hırrsız görüp çalardı.

Siz bir buzdolabı olsaydınız nasıl bir buzdolabı olmak isterdiniz?
Topa benzeyen yüzü olan sahibine el sallayan bir buzdolabı olmak isterdim. Çizgili, yüzü olan kolye takmış ayakkabıları ve saçı olan bir buzdolabı olmak isterdim. Saçları, kulakları ağzı olan kıyafetli insan gibi buzdolabı olurdum. Balonlu buzdolabı olurdum. Balon beni taşırdı.

Karıncalar bir ev yapsaydı nasıl bir ev yapardı?
İki tane üçgen şeklinde ev yaparlardı, evlerin boyu orta olurdu, kapıları olan bir ev yaparlardı ve taştan olurdu, yanardağa benzeyen bir ev yaparlardı, gül ve çiçeklerden yaparlardı, ot, çimen ve tahtadan yaparlardı, yemeklerden ve süslerden yaparlardı penceresi olurdu.

Evin bölümlerinden birini çıkarmanız gerekse hangisini çıkartırsınız? Neden?
Salon çünkü kullanılmadığı için, oturma odası çünkü rahat edemiyorum, kendi odamı çünkü odamda çok oyuncak var, salonu çünkü çok süslü, kendi odamı çünkü oyuncaklarım yok, banyoyu çünkü pis kokuyor.

"Evi" anlatan başka hangi kelimeler kullanabiliriz?
Okul, çadır, gülev, otel, kulübe, yaprak, oda, yazlık,

Uzaylı biri şemsiye yapsa nasıl bir şemsiye yapardı?
Oyun oynayan bir şemsiye, zıplayan bir şemsiye, süslü komik bir şemsiye, güldürecek bir şemsiye, yağmurdan korurken gülen bir şemsiye, uçan ve süslü bir şemsiye yaparlardı.

Şemsiye yerine başka ne kullanılabilir?
Naylon takarız, boru kullanır içinden giderdim, astronot kıyafeti giyeriz, yırtılmayan ortası kapalı tekerlek, oyuncak saç ve şapka kullanabiliriz, ıslanmadan ağaçların altına girebiliriz.

Musluğa taktığımız kısa bir hortumla başka neler yapabiliriz?
Boru yerine kullanabiliriz, yılan yapılabilir, mağara yapabiliriz, oyuncak yapabilirim.

Okuduğumuz kitap konuşsaydı öğretmeninize ne söylerdi?
Öğretmenim bak ben konuşuyorum, siz kimsiniz derdi, beni canlandıran şey nedir diye sorardı,alondan ördeği kurtar derdi, civcivi boya derdi, piyano çal derdi, arabaya binip, bir yere gidip yemek yiyelim derdi, evcilik oynayalım mı derdi.

Okuduğumuz kitabın rasgele bir bölümünü çıkarırsak ne olur?

Sonunu anlamayız, okuyamayız öykü biter, diğer heyecanlı yerlerini okuyamam, çıkan yerdeki konuyu anlamam, sayfası biter okuyamayız, kitabın sayfası yırtılır, eksilir, kitabı yarım bırakırız anlayamayız.

Uzaylı bir çocuk kitap yazsa o kitabın içinde neler olurdu?
Uzay gemilerini anlatırdı, ay dedeyi anlatırdı, uzay'ı anlatırdı, denizleri, karaları, ormanı dünyayı anlatırdı, ev hayal ederdi onu anlatırdı, yıldızlar olurdu, kuşlar olurdu, uzaylı çocuğa uçmayı anlatırdı,uzaylı adamlar olurdu.

Makas çok ağır olsaydı ne olurdu?
Makas yerine bıçak kullanırdım, makas demezlerdi, taş derlerdi, biz taşıyamazdık, ellerime olmazdı, taşıyamazdık, saçımızı da devler kesmek zorunda kalırdı, sınıfımızda öyle dururdu, istediğimizi kesemezdik, ablalar kaldırırdı.

Ütü ile ütü masası arasında nasıl bir ilişki vardır?
Ütü onunla arkadaştır, birbirlerine yardım ederler, iyi anlaşırlar, kalbinde ilişkileri vardır, elbiseleri ütülemek için bir ilişkileri vardır, giysileri ütü ile ütülerken yerler yanmasın diye ütü masası kullanılır, iyi bir ilişki var birisi olmazsa kötü ilişki olur.

Saç fırçasını saçımızı taramak dışında başka hangi amaçla kullanabiliriz?
Çimleri tararız, atları temizleme de kullanırız, atımızın sırtını tararız, bir şeyi patlatmakta kullanabiliriz, köpeğimizin tüylerini tararız, kaşlarımızı tararız, sürterek tozları alabiliriz, saçıma bir şey yapıştığında uçlarını kullanırız.
BRAİN STORMİNG

Denizde bir balıksın. Balıkçının olta attığını görüyorsun. Her an oltaya takılabilirsin. Ne yapardın?
Dünyanın en güçlü teleskopunu yaptın. Neler görmek isterdin?
Bir uzay yaratığı olsaydın ve Jüpiter’ de yaşasaydın, gezegenine gelen insanlara ne göstermek isterdin?
Ormanda yaşayan bir hayvan olsaydın, hangi hayvan olmak isterdin? Niçin?
Uzaylı bir arkadaşınıza mektup yazsanız ne yazardınız? Mektubu nasıl gönderirdiniz?
Yanardağlar niçin patlar?
Eve geldin ve en sevdiğin kitabını kardeşinin yırttığını gördün. Ne yapardın?
Kirlenen dünyamızı nasıl temizlerdiniz?
Gökyüzünde olsaydınız, ne olmak isterdiniz? Niçin?
Ayşe ile ali ormana piknik yapmaya gittiler. Her yer çok güzeldi. Hemen oturup, piknik sepetini açtılar. Bir de ne görsünler! …….
Sence güzel bir gün nasıl olur? Anlatır mısın?
Dünyanın herhangi bir yerinde yaşama şansın olsaydı nereyi, neden seçerdin?
Şu anda en çok yapmak istediğin şey nedir?
Başka birisi olabilseydin, kimin yerine geçmek isterdin? Neden?
Herhangi birisini kardeşin olarak seçmek isteseydin, kimi seçerdin? Neden?
Hangi masal kahramanını kardeş ya da ağabey olarak seçerdin? Neden?
Evde hangi hayvanı beslemek isterdin? Neden? Ona hangi ismi verirdin?
Çok değişik bir hamburgeri nasıl yapardın?
Bir dağın tepesinde tırmanıyorsun. Neler gördüğünü anlat.
Ay neden bazen büyük, bazen de küçük görünür?
Ağaçların yaprakları sonbaharda niçin dökülür?
Kurtlar neden ulur?
Kunduzlar niçin baraj yaparlar?
Güneş neden her zaman doğudan doğar, batıdan batar?
Dünya niçin döner?
Neden bazı bulutlar gri, bazıları beyazdır?
Rüzgar niçin eser?
Nehirler neden akar?
Denizlerde niçin dalga olur?
Ağaçlar nasıl büyür?
Uzayda bir gezegen bulsan ona hangi ismi verirdin?
İnsanları neler mutsuz eder?
İyi bir arkadaş nasıl olur?
İyi bir öğretmen nasıl olur?
İyi bir insan nasıl olunur?
Büyüyünce ne olmak istersin? Niçin?
Bir şeyi tanımlarken “gibi” kelimesini kullanarak kıyaslama yapabiliriz.
.......... gibi beyaz .......... gibi kötü

.......... gibi siyah .......... gibi güzel

.......... gibi mutlu .......... gibi parlak

.......... gibi üzgün .......... gibi inanılmaz

.......... gibi şişman .......... gibi sıkıcı

.......... gibi uzun .......... gibi çirkin

.......... gibi umutlu .......... gibi yüksek

.......... gibi huysuz .......... gibi korkunç

.......... gibi neşeli .......... gibi tatlı, lezzetli

İki kafan olsaydı neler yapardın?
Dört elin olsaydı neler yapmak isterdin?
Görünmez olsaydın neler yapardın?
3 dilek hakkın olsaydı neler dilerdin?
Güzel bir şapkan var. Normal kullanımı dışında, onunla neler yapmak isterdin?
Dünyanın hakimi olsaydın neler yapardın?
Çok önemli bir işin var. Yolda giderken sel sularının köprüyü yıktığını gördün. Karşıya geçmek için neler yapardın?
Bir bilim adamı olsan ne icat ederdin? Niçin?
Bisikletle giderken aniden havalandın ve uçmaya başladın. Nereye gidiyorsun? Neler görüyorsun? Yere nasıl ineceksin ve geriye nasıl döneceksin?
Sen bir kar tanesisin. Nasıl oluştun, yeryüzüne nasıl indin ve neler görüyorsun, bize anlat.
Aynı dili konuşmayan iki kişi nasıl anlaşır?
Plajda kumları kazarken bir define buldun. Bu define nedir? Ne yapardın?
Yeni doğmuş bir bebeksin. Neler gördüğünü anlat.
Bir sabah uyandığında büyük bir insanın vücuduna sahipsin. Ne yapardın?
Yolda yürürken bir kuş tüyü buldun. Sence o tüy nereden geldi ve başından ne maceralar geçti?
Sen, bir çocuğun en sevdiği oyuncağısın. Hayatını anlat.
Sen, mutsuz bir prens / prensessin. Neden mutsuzsun?
Duvarda asılı bir resimsin. Kimin evindesin ve neler görüyorsun?
Evsiz bir insanın bir gününü anlat.
Öğretmen olsan sınıfı rahatsız eden çocuğa nasıl davranırdın? Neler yapardın?
Dünyay köpekler yönetecek olsaydı neler olurdu?
Ayakkabıların konuşabilseydi neler söylerdi?
“EĞER” ile başlayan sorular çocuklar için çok eğlencelidir.
Eğer, sindrella ’daki prens, cam ayakkabının sahibini ararken, ayağı sindrella kadar küçük birisine rastlayıp, o kişiyle evlenseydi ne olurdu?

__________________
ALINTIDIR

22.6.10

......

Zamanı öldürme seanslarında okuyarak zamanı yaşatmaya çalışıyorum. Psikolog Dilek Kırcaoğlu okuyorum. Ve çok seviyorum. Bugün altını çizidiklerimden bir demet.


Çocuk yetiştirme konusunda kalıplaşmış düşüncelerin her zaman karşısında yeralmışımdır. Hatta " yetiştirme " kelimesi bile bana ters gelir zaman zaman. Çocuklar kendi yaşam yaşam süreçleri olan bireylerdir. Her birine baktığımzda yeni teori ve teknikler öğrenebileceğimiz , kendilerine ait yaşamları olan varlıklar görürüz. Bizim onların yaşamındaki rolümüz rehberlik olmalıdır.

Çocuklar yetişkinlerin kurallarının yanında kendi tercihlerini oluşturmak ister. Bu onun en doğal hakkıdır.

Açlıktan hiçbir çocuğun ölmeyeceğini unutmayın. Çocuk yemek yemeğe değil sizin tutumlarınıza itiraz ediyor olabileceklerini unutmayın ve hem çocuğun davranışlarına karşı empatik olun hem de kendi tutumlarınızı sorgulayın.

Okul seçimi çocukların karar verebilecekleri bir şey değildir. Çocuğa bir kaç yer gezdirip sormak doğru değildir. Siz en güvenli yeri belirledikten sonra kendinizden emin davranır ve kararlı tutumunuzu sürdürürseniz çocuğunuz da çabucak alışacaktır. Kafası karışık bir anne çocukta karmaşa ve güvensizlik duygusu oluşturur.

İlk 6 aylık dönemde bebek nasıl olsa anlamıyor diyerek 1 haftadan uzun süre bebeği başka birisine bırakmak çocukta güvensizliğe yol açar. " Güvene karşı güvensizlik " dönemi yaşayan bebek anlamadığı düşünülse de terkedilmişlik hissine kapılır.


İletişim probleminin kökünde tutumlar yatmaktadır. Karşımızdaki kişinin duygularına ve kendi duygularımıza odaklanarak birbirimizi anlamaya çalışmak iletişimin temeli olmalıdır.

Aslında 2 yaş döneminde çocuk , sizden sadece kabul duygusu beklemektedir. Onun kararlarına saygı duyabileceğinizi hissetmek istemektedir. Yıkıcı ödül ceza tekniklerine tepki vermektedirler. Ebeveynler otoritelerinin sarsılacağından korktuklarından çocukla inatlaşmaya, güç kullanmaya girişirler. Bu da çoğunlukla öfke nöbetleriyle sonuçlanır. Öfke nöbetleri sırasında sakin olun. "Şimdi ikimizde sakinleşelim , sonra konuşalım " diyebilirsiniz. Bu tavrınızı kararlı bir şekilde yansıtırsanız kesinlikle işe yarayacaktır.

Çocuklar güvende hissedebilmek için çevrelerindeki kuralları bilmeye ihtiyaç duyarlar. Aslında bu hepimiz için geçerlidir. Birşey yaptıklarında neler olabileceğini, nerede durmaları gerektiğini sürekli sınarlar ve bu yolla öğrenirler. Eğer çocuğunuza verdiğiniz mesajlarınız bu anlamda net değilse hayırlarınız evet manasına geliyorsa durum onlar için daha karmaşık hale gelir. Düşünün ki bir eşya monte etmek işstiyorsunuz ve elinizde bunu nasıl yapacağınıza karşı bir yönerge yok. Kafanız ne kadar karışır değil mi. Eşyaya ait parçaları sürekli takıp çıkarmak , denemeler yapmak zorunda kalırsınız. Hiçbirşeyden emin olamazsınız. Sınırları etkin olarak belirlenmeyen çocukların yaşadıkları da buna benzer. Verdiğiniz mesajların arkasında durmuyorsanız , sürekli fikir ve yöntem değiştiriyor ve istikrarsız davranıyorsanız çocuk sizin bu belirsizlik mesajınızı algılayacağından o da belirsiz davranır.

Kızgınlık ve öfkeyi her insanda olan normal duygular olarak kabul edin. Çocuk korku, kaygı, üzüntü, kıskançlık gibi tüm duyguları insani duygular olarak görmeli ve bunları olumlu yollarla ifade edebilmeyi öğrenmelidir.

Çocuğun bakımında rol alan diğer kişilerle işbirliği yapın. Çocuğa yaklaşım için ortak bir dil belirleyin.

Tüm çocuklar o kadar özel ki.. Onların özel olduklarını unutanlar , kendi çocuklarına yabancılaşan yetişkinlerdir. Onları normalleştirmeye , eğitmeye, kalıplara sokmaya , hayallerini unutturmaya çalışan yetişkinler. Ve tüm bunların adına eğitim diyen yetişkinler.Sanırım ben bu anlamda hiçbir zaman yetişkin olmayacağım.

Bana problemli diye tanımlanan bir çocuk getirdiklerinde , keşfedilmesi gereken pek çok yanı olan birini görürüm, törpülenmesi gereken birini değil. Çoğu çocuk keşfedilmediği için kendini yalnız hissetmekte, farklı davranmakta, sonuçta kendini kapamayı seçmektedir. Çocuklar yetişkin dünyasının kalıplarının ne olduklarını ve ne anlama geldiklerini bilmezler. Farklı olanı dışlamayı yetişkinler öğretirler. Oysa farklılıklar ne çok şey öğretir bize.

14.6.10

Ben büyüyorum anne

Ben çocuğum . Dünyayı fethedebilir, imkansızı başarabilirim, uçabilirim eğer istersem. Senin yaşadığın kaygıları yaşamam, senin baktığın gözlerle görmem dünyayı, mucizelere inanırım sihre , perilere , canavarlara inandığım gibi. Normal olan senmisin yoksa benmiyim. Ben farklıyım ve beni özel kılan da bu bence.
Ben çocuğum , kişiliğimi oluşturmaya çalışıyorum , sana aksi gelen davranışlarımla kendi bağımsızlığımı ortaya koyuyorum aslında. Sen bunun adına inatçılık diyorsun ama ben seninle inatlaşmak istemiyorum. Kendimi anlatacak kelime bulamadığımda bunu davranışlarımla gösteriyorum hepsi bu.
Sana bir mesaj vermek istiyor da olabilirim belki böyle davanarak. Şunu söylemek istiyor olabilirim. " Yolunda gitmeyen bişeyler var bana yardım et "
Bazen paylaşmakta zorlanabilirim , otorite kurmaya çalışabilirim. Bir yandan da sana olan bağlılığım var tabi unutmamam gereken , ne kadar karmaşık bir durum aslında öyle değil mi ?
Beni dinlersen ve önemsersen herşeyi kolaylaştırabiliriz . İnatlaştığımı düşündüğün zamanlarda bana biraz zaman verebilirsin. Sen de bana inatla karşılık verirsen bir güç oyununa dönebilir aramızdaki ilişki. Bu bir oyun değil ve birimizin mutlaka kazanması gerekmeyebilir. Sen sakin olursan ve ağladığımda benim söylemek istediğimi anlamadığını söylersen bana seni anlayabilirim.
Korkma ama bu geçici bir durum , hep böyle olmayacak tabi, sana garanti verebilirim.
Bana zorla bişey yaptırmamalısın , benim de seçimlerim olabileceğini kabul et. Ispanağı sevmek zorunda değilim, senin kabağı sevmediğin gibi. Ama çok fazla seçenek olursa önümde karar veremeyebilirim. Mesela yumurta yemem gerektiğinde ve sen bana yemelisin dediğinde seni dinlemeyebilirim. Bana yumurtanı nasıl istersin peynirli mi sade mi diye sorarsan kafam daha fazla karışmadan tercih yapabilirim. Ve sen bana bunu sorduğun için kendimi değerli hissederim. Biliyorsun ya tek derdim varlığımı sana kanıtlamak.
Hiç sebep yokken ağlayabilirim bazen,, aslında bunu yaparak sana başka bir şey anlatmak isteyebilirim. Dikkatini çekmek istiyorumdur belki yada canım gerçekten ağlamak istiyordur. Böyle zamanlarda beni görmezden gelebilirsin. Sen üstüme gelirsen daha çok ağlarım sanırım. Başka birşeyle ilgilendiğini görürsem susabilirim. Biliyorum sana göre normal olmayan davranışlar bunlar. Bunun için beni suçlama olur mu. Normal nedir ki hem ?Beni anlamaya ve davranışımın nedenini bulmaya çalışırsan sana yardım edebilirim

Rutinleri çok severim. Günlük rutinlerim bozulduğunda kendimi güvende hissedemem. Hayatımızla ilgili bir değişiklik yapmayı düşünüyorsan bundan benim de haberim olsun.
Bana söylemek istediğini kesin ve net bir dille söylemelisin. Yorum yapmazsan ve sadece davranışımın sonucunu bana açıklarsan işimizi kolaylaştırırsın. "Sen beni üzüyorsun "demek yerine " Ben üzülüyorum "dersen kendimi suçlamam hatta seni anlayabilirim.
Ben kendi yolumu çiziyorum ve kendi gelişim sürecimi yaşıyorum. Senin benim yaşamımdaki rolün bana rehberlik etmek olmalı.
Yaptıklarının sebebini açıklarsan ve bana dürüst davranırsan toplantıya değil de babamla sinemaya gittiğini kabul edebilirim. Seni anlayabilirim.
Kendimi güvende hissedebilmek için çevremdeki kuralları bilmeye ihtiyacım olabilir. Soyut düşünmeyi başaramadığım için " net " mesajlara ihtiyaç duyabilirim. Aslında kurallara itiraz etmem , benim itirazım net olarak anlayamadıklarıma ve onların ortaya konuş biçminedir.
Kısacası benim kişiliğimi yoksaymadan bana sınırlar koyabilirsin buna izin verebilirim. Sna ters olan şeyler söylesem bile beni dinlemeye devam edersen , itiraz etmezsen, öğüt vermezsen istediğini yapabilirim.
Bana aşırı kuralcı yada aşırı hoşgörülü davranma . Bu iki davranışta da tepkilerimi dile getiremeyebilirim. Birşey yapmak istediğimde çok sert bir hayır yada ne istersen yapabilirsin söylemlerinin yerine yaptığım davranışın sonuçlarından beni haberdar edersen bunu düşünebilirim.
Demiştim ya ben çocuğum, sen beni anlarsan ben de seni anlayabilirim

15.5.10

Öğreniyorum



En çok hangi mevsimi seviyosun dedim ona. Ben hepsini seviyorum dedi. İlkbaharda parka giderim, yaz olduğunda denize girerim, kışın kardanadam yaparım, sonbaharda çamurlara basarak yürürümmm..
Halbuki ben yaz geldiğinde kışı, kış geldiğinde de yazı özleyen, hep elimde olmayanı isteyen yazın sıcağında  amann üfff seslerini eksik etmeyen , kışın da çok üşüyen bir şahsiyetim.
Öğeniyorum ama bugünü sevmeyi, yarının getireceklerini kabullenmeyi, dünle vedalaşmayı ve her başlayan güne neşeyle uyanmayı..
Hem de 6 yaşındaki bir çocuktan öğreniyorum bunları...
Hem de bu şarkıyı söylüyo bana bakarmısın.



Oyun için buraya tık

10.5.10

o beni prenses peri sanıyor

Boyalarını yine mi kaybettin diye sesim yükselse de bir an çantasının içine düştüğünü farkedip bulduğumuzda az önce yaşadıklarımızı unutuveriyor
En güzel yemeği ben yaparım
Etek bana çok yakışır
Elini hiç bırakmam
Pembe rüyalar gör dersem bütün rüyaları pembe olur
Ben ne söylersem koşulsuz doğrudur sanıyor
Daha da fazlası... ne hata yapsam ben, o  hep geri sarıyor
Hep geri

Kağıtları parçala biraz suyla blendırda hamurlaştır. İçine biraz tohum at, kaşıkla karıştır. Bir havlunun üzerinde gece boyunca kurumasını bekle, üzerini de ört ama. Belki süreyi kısaltmak için kurutma makinesi de kullanabilirsin, yada farklı renler elde etmek için biraz gıda boyası. Kuruyan kağıt hamurundan çiçekler yap kartların üstüne yapıştır. Sonra da kartları gönder tabi. Çiçeklerin aslında tohum olduğunu söylemeyi unutma ama.

İzleyiciler